Etkinlik adı 'Paskalya' olsun
Paskalya geldi geçti.
Tabii ki kreşe giden tüm çocuklar gibi bizimkiler de kreşte paskalya sepeti yapmışlar ve bahçede çukulata avına çıkmışlar. (Ne güzel değil mi? Bu arada kimse bize çocuklara çukulata verip vermediğimizi sormuyor bile.)
İşte aşağıdaki çirkin karton sepetler bizimkilerin paskalya etkinliği.
Sanki 2 yaşında olunca daha iyisi yapılamazmış gibi...
(Bu arada bizimkilerden hiç biri bu sepetlerle ilgilenmiyor, sadece içindekilerle ilgileniyorlar.)
Tabii ki kreşe giden tüm çocuklar gibi bizimkiler de kreşte paskalya sepeti yapmışlar ve bahçede çukulata avına çıkmışlar. (Ne güzel değil mi? Bu arada kimse bize çocuklara çukulata verip vermediğimizi sormuyor bile.)
İşte aşağıdaki çirkin karton sepetler bizimkilerin paskalya etkinliği.
Sanki 2 yaşında olunca daha iyisi yapılamazmış gibi...
(Bu arada bizimkilerden hiç biri bu sepetlerle ilgilenmiyor, sadece içindekilerle ilgileniyorlar.)
Tabii çocuklarıyla sürekli ellerini kullanma ve üretmeye dair etkinlikler yapan biri olarak bu oldukça basite indirgenmiş Paskalya etkinliğinden pek hazzetmedim. Ben de üçüzlerimle kendi alternatif Paskalya etkinliğimi yaptım. İşte bizim etkinliğin sonucu da böyle oldu:
Üç küçük tavşancık çukulata aramaya çıkmış, Ama bu çukulataları her kim sakladıysa o kadar iyi saklamış ki, minik tavşancıklar tek bir çukulata bile bulamamışlar.
Zaten aslında Paskalya'da aranan da çukulata değil boyalı yumurtalarmış, ama o kötü kokulu günler önce kaynatılmış ve buz gibi olmuş ve hatta bozulmaya yüz tutmuş yumurtaları kim yemek istermiş ki. Bizim tavşanların istemediği çok aşikarmış. Ama ortalıkta ne çukulata ne de çukulatadan yumurta varmış. Zavallıçıklar aramaya devam etmişler ve hatta aralarından biri çukulataları daha iyi görebilmek için ağacın üzerine çıkmış.
İşte o noktada Defne 'Eee... yeter ama sıkıldım ben, ben de çukulata istiyorum!' demiş ve annesi ve kardeşleriyle yaptığı tavşanların beyaz tüylerini yolmuş.
İşte bizim etkinliğimizdeki tavşanların bu çok vahim hali oradan geliyor. Üçüzlerin oturup çok eğlenerek yaptığı tavşanların gözleri ve beyaz tüyleri Defne tarafından yeniden elden geçirildi ve bu çok geleneksel ve sıkıcı görünen tablo, Defne etkisi ile çok daha canlı ve modern bir hal aldı.
Defne'nin hışmından kurtulan tek tavşan ise ağaca tırmanarak (Defne'nin ulaşamayacağı bir yere yerleşerek) kendini sağlama aldı.
Tabii bu da bana ders oldu. Bir daha kreşteki etkinlikleri o kadar çok eleştirmeyeceğim. Sonuçta bizim etkinlik de çok şahane görünmüyor. (Ama fikrimi gene de söyleyeceğim, ne de olsa az çok ben de anlıyorum bu işlerden.)


Yorumlar
Yorum Gönder