yıl 2022 olmuş bile...
En son 2 sene önce yazmışım. Halbuki bu blog benim çocuklara bırakmak istediğim bir günlüktü. İnsan zaman zaman ara verebilir tabii ki...
Bu 2 senede gene çok şeyler oldu. Öncelikle bir pandemi yaşadık ve yaşıyoruz ama neredeyse 2 az önce Avrupa'nın göbeğinde patlak veren savaştan sonra pandeminin adı kalmadı.
Bu blog çocuklar içindi, o zaman çocuklar üzerinden yaşanan en önemli gelişme: artık okula başladılar. Yaklaşık 1 sene oldu. Uzun karın ağrılarından sonra bize uygun olduğunu düşündüğümüz bir okul bulduk.
İlk dönem geçti hatta neredeyse 2. dönem bitecek. Her çocuğun okul ile ilişkisi farklı. Anne olarak benim ilişkim ise bambaşka, sürekli inişler çıkışlar...
Ben okulu seviyorum, ama sadece ebeveyn olarak. Çünkü okul sayesinde gündüz 8 saatlik bir kendime ait zamanım var. Fakat içinde yaşadığımız bu sistemden nefret ediyorum. 8 saatlik vaktimin en az 6 saatini sistem işti-mişti diye yiyor. Benim kendimi gerçeklemek istediğim vakit kalmıyor. (Herkese kayıtsız şartsız temel geliri %100.000 destekliyorum.)
Ama konu benim okul ile ilişkim değildi.
Çocukların üçü de 3 ayrı sınıfta. Okul bu anlamda beklentimizi karşıladı, ilk 4 sene 3 ayrı sınıf var. Böylece her bir çocuk ayrı bir sınıfa gidebiliyor. İşin güzel tarafı ve aynı zamanda kötü tarafı, okulda birinci sınıfın tüm öğretmenleri ile muhattap olmak. Yani hem en iyi öğretmenler hem de en kötü öğretmenler, hepsi bizim.
Şimdi öğretmenler üzerlerine alınmasın, valla tüm öğretmenler iyi değil. Ya da tüm öğretmenler çocuk psikolojisinden anlamıyor diyelim, kimse kırılmasın. 3 birinci sınıfta 3 farklı yaklaşım ve metoda maruz kalıyoruz ve 3 ayrı çocukta 3 ayrı gelişim takip ediyoruz.
Bundan daha fazlasını yazmayacağım, zira çocuklarımın bunu okuduğunda kendilerini kötü hissetmelerini istemiyorum.
Okulun iyi tarafları elbetteki var, mesela okuma yazma ve 4 işlem öğretmesi. Her çocuğun kendi sosyal çevresini kurması. Anne babanın işe gidebilmesi için vakit yaratması. Ama sistemin devamı için kaynak ve iş gücü olarak yeni bireyler üretmesinden ve çocukların bu sisteme kayıtsız katılmasından nefret ediyorum. Gene de ben de sistem dışına çıkmıyorum, konfor alanımı bozmuyorum. Fakat okulun kurallara bu kadar sadık bireyler yetiştirebilmesini de hayretlerle izliyorum. Kuralların dışına çıkan çocuklar üzerine duyduklarım ise beni korkutuyor, zira kendi çocuklarımın bu çocukların yerinde olmak istemediklerini hissediyorum.
Bu kadar korkunç değil aslında herşey oldukça zararsız örnekler üzerinden gidiyor, ama nedense benim kafamda büyüyor. Çocukken okulda ben de böyleydim, sistemin harika örneği. Büyüdüm halen öyleyim ve kafamda bin bir düşünce uçuşsa da gene de sistemin örnek insanı olmaya devam ediyorum. Belki de bu yüzden okul ve çocuklarımın ilişkisini bu kadar sorguluyorum. Ama dedim ya dışına çıkmak için hiç bir şey yapmıyorum.
Off bu yazı gene karamsarlaştı halbuki güzel okul anıları olacaktı, belki bir dahaki sefere...



Yorumlar
Yorum Gönder