Masal: Üç odalı ev
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Cinler cirit oynar eski hamam içinde...
Develer tellal iken, pireler berber iken,
Ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken...
Bir varmış bir yokmuş, Kaf dağının ardında, çok çok uzak bir diyarda, üç odalı bir ev varmış. Bu evin her odasında başka biri yaşarmış.
En büyük odada kocaman bir dev, ortanca odada küçük bir kadın ve son odada da büyük ağabeyleri ile üçüz kardeşler yaşarmış.
Koca dev her gün çok çalışır ve çok yorulurmuş, bu yüzden de geceleri uyurken horlarmış. Ama bu ne horlamaymış, öyle bir horlarmış ki, tüm ev kökünden sallanır, dere tepe inlermiş. Küçük kadın, deprem oluyor sanıp, uyanırmış. Dört kardeş, devi tanırlarmış, onun horladığını bilirlermiş ama gene de, geceyi uykusuz geçirirlermiş.
Gel zaman git zaman evde yaşayan herkes devin bu horlamalarına alışmış alışmasına da, hepsinde de bir uykusuzluk ve yorgunluk hali hakim olmuş.
Eee... kolay değilmiş gürül gürül bir evde uyumak.
Dört kardeş, küçük kadını pek severlermiş. Kadın da onları çok severmiş. Büyük ağabey devle de arkadaşmış. Zaman zaman üçüzleri alıp devi ziyaret edermiş. Böylece dört kardeş devle iyi arkadaş olmuşlar.
Bu samimiyet üzerine kardeşler dertlerini deve açıp:
'Geceleri çok horluyorsun, o kadar güçlü horluyorsun ki tüm evi sarsıyorsun' demişler.
Bunu duyan dev pek utanmış. Küçük kadının da bu horlamadan şikayetçi olup olmadığını sormuş, zira dev küçük kadından pek hoşlanırmış.
Devin ilgisini farkeden çocuklar, deve hem horlamasını yenmesi, hem de küçük kadınla yakınlaşması konusunda yardım etmeye karar vermişler.
Ama çözülmesi gereken ilk problem horlamaymış. Ne de olsa küçük kadın böyle horlayan bir deve yaklaşamaz, ondan ancak korkarmış.
Dört kardeş devin horlama problemi için çeşit çeşit çareler düşünmüşler, ilk olarak horladığında burnunu tıkamışlar, ama nefes alamayan dev hemen uyanmış.
İkinci olarak dev uyuduğunda yanında bir kişi kalmış, dev horlamaya başlar başlamaz onu uyandırmış. Bu durumda da ne dev, ne de yanındaki refakatçi uyuyabilmiş.
Son olarak devin pijamasının sırtına tenis topları dikmişler, böylece dev hep yan uyayacak ve sırt üstü uyayamadığı için horlamayacakmış.
Bu gerçekten de işe yaramış. Dev artık hep yan uyuyor ve horlamıyormuş.
Bu durumda artık tüm ev halkı rahat bir nefes almış ve geceleri derin uykulara dalmışlar.
Devin horlama problemi çözüldükten sonra, sıra gelmiş kalp problemini çözmeye.
Çocuklar devin içten içe kadını sevdiğini bilirlermiş, aslında kadın da deve karşı boş değilmiş, ama devden korkarmış da.
Çocuklar da bu korkuyu yok etmek için bir gün hem devi hem de kadını oyun oynamaya çağırmışlar. Dev ve kadın o gün ilk kez birlikte uzun uzun zaman geçirmişler. Birbirlerinden pek hoşlanmışlar. Devi tanıyan kadın korkularından kurtulmuş. Bu kibar ve nazik devin asla korkutucu biri olamayacağını anlamış.
Bu hikayedeki altı kişi artık bu evin içinde büyük ve mutlu bir aile olarak yaşamaya başlamışlar.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...
Cinler cirit oynar eski hamam içinde...
Develer tellal iken, pireler berber iken,
Ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken...
Bir varmış bir yokmuş, Kaf dağının ardında, çok çok uzak bir diyarda, üç odalı bir ev varmış. Bu evin her odasında başka biri yaşarmış.
En büyük odada kocaman bir dev, ortanca odada küçük bir kadın ve son odada da büyük ağabeyleri ile üçüz kardeşler yaşarmış.
Koca dev her gün çok çalışır ve çok yorulurmuş, bu yüzden de geceleri uyurken horlarmış. Ama bu ne horlamaymış, öyle bir horlarmış ki, tüm ev kökünden sallanır, dere tepe inlermiş. Küçük kadın, deprem oluyor sanıp, uyanırmış. Dört kardeş, devi tanırlarmış, onun horladığını bilirlermiş ama gene de, geceyi uykusuz geçirirlermiş.
Gel zaman git zaman evde yaşayan herkes devin bu horlamalarına alışmış alışmasına da, hepsinde de bir uykusuzluk ve yorgunluk hali hakim olmuş.
Eee... kolay değilmiş gürül gürül bir evde uyumak.
Dört kardeş, küçük kadını pek severlermiş. Kadın da onları çok severmiş. Büyük ağabey devle de arkadaşmış. Zaman zaman üçüzleri alıp devi ziyaret edermiş. Böylece dört kardeş devle iyi arkadaş olmuşlar.
Bu samimiyet üzerine kardeşler dertlerini deve açıp:
'Geceleri çok horluyorsun, o kadar güçlü horluyorsun ki tüm evi sarsıyorsun' demişler.
Bunu duyan dev pek utanmış. Küçük kadının da bu horlamadan şikayetçi olup olmadığını sormuş, zira dev küçük kadından pek hoşlanırmış.
Devin ilgisini farkeden çocuklar, deve hem horlamasını yenmesi, hem de küçük kadınla yakınlaşması konusunda yardım etmeye karar vermişler.
Ama çözülmesi gereken ilk problem horlamaymış. Ne de olsa küçük kadın böyle horlayan bir deve yaklaşamaz, ondan ancak korkarmış.
Dört kardeş devin horlama problemi için çeşit çeşit çareler düşünmüşler, ilk olarak horladığında burnunu tıkamışlar, ama nefes alamayan dev hemen uyanmış.
İkinci olarak dev uyuduğunda yanında bir kişi kalmış, dev horlamaya başlar başlamaz onu uyandırmış. Bu durumda da ne dev, ne de yanındaki refakatçi uyuyabilmiş.
Son olarak devin pijamasının sırtına tenis topları dikmişler, böylece dev hep yan uyayacak ve sırt üstü uyayamadığı için horlamayacakmış.
Bu gerçekten de işe yaramış. Dev artık hep yan uyuyor ve horlamıyormuş.
Bu durumda artık tüm ev halkı rahat bir nefes almış ve geceleri derin uykulara dalmışlar.
Devin horlama problemi çözüldükten sonra, sıra gelmiş kalp problemini çözmeye.
Çocuklar devin içten içe kadını sevdiğini bilirlermiş, aslında kadın da deve karşı boş değilmiş, ama devden korkarmış da.
Çocuklar da bu korkuyu yok etmek için bir gün hem devi hem de kadını oyun oynamaya çağırmışlar. Dev ve kadın o gün ilk kez birlikte uzun uzun zaman geçirmişler. Birbirlerinden pek hoşlanmışlar. Devi tanıyan kadın korkularından kurtulmuş. Bu kibar ve nazik devin asla korkutucu biri olamayacağını anlamış.
Bu hikayedeki altı kişi artık bu evin içinde büyük ve mutlu bir aile olarak yaşamaya başlamışlar.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...
![]() |
| Dev, kadın ve dört kardeş |



Bu hikayeyi biraz daha mutlu bitireyim dedimö ama bence sonu pek sıkıcı oldu.
YanıtlaSil